england1
< Geri Dön <ON THE WAY TO ENGLAND : 1
Ahmet, Zeynep and the Millers left Turkey on the Ankara two days ago. There was a big crowd waiting at the customs. But the officials were very quick and nice. They were at the customs-house for only fifteen minutes. Then they took their suitcases to the ship. It was nearly twelve o’clock. A man took them to their cabins.
When the ship was leaving they all came out of their cabins and went on deck. The Millers wanted to see Istanbul for the last time. Mary was very sad.
“Will you bring me to this beatiful country again, mother?” she asked her mother.
Mrs. Miller answered, “If you study your lessons well, and if you finish your school next year, I’ll bring you again.”
Mary thanked her mother and went to Zeynep. “The customs offical was very nice.” she said. “We didn’t wait more than fifteen minutes. And we opened only one suitcase.”
They had lunch at half past twelve. After lunch Mr. and Mrs. Miller went to their cabin but the children went on deek again. They found three deck chairs. They were passing the princes’ Islands.
“Oh... I remember the names of these islands.” Mary said. “This small island is Kınalıada, the second is Burgaz, the third is Heybeli, and that big island is Büyükada. What is the name of that small island between Heybeli and Burgaz? I don’t remember it.”
“It is Kaşıkadası. There is nobody on it. It is like a spoon. So they call it Kuşadası.” Ahmed answered.
At dinner time the ship passed the Dardanelles and after three hours they were in the Aegean sea.
“Now we have left Turkey behind. After this you will tell us the names of places.” Zeynep said to Mary. “Where shall we arrive tomorrow?”
“I think, tomorrow morning we’ll arrive in Greece, and at one o’clock we’ll be in the Mediterranean. You’ll like its beatiful dark blue colour. And the next day we’ll pass Sicily and the evening we’ll see the Stromboli volcano. It will be very dark but we’ll see its red lava going into the sky. The third day we’ll see Vesuvius volcano. And about at ten o’clock in the morning we’ll be in Naples.”
“Can we go to the old city of Pompeii ? It is very near Naples.” said Ahmet. “We read the story of it in our history lessons. I want to see it.”
“I think we can go. I haven’t seen Pompeii myself. I’ll ask my father. Will you tell us the story of it please?”
After dinner they all sat in their deck chairs and Ahmet began to tell them the story of Pompeii.
İNGİLTERE YOLUNDA 1
Ahmet, Zeynep ve Millerler Türkiye’yi iki gün önce Ankara (gemisi) ile terkettiler. Gümrükte bekleyen büyük bir kalabalık vardı. Fakat memurlar çok çabuk ve iyiydiler. Sadece on beş dakika (için) gümrük binasındaydılar. Sonra bavullarını gemiye götürdüler. Saat hemen hemen on ikiydi. Bir adam onları kamaralarına götürdü.
Gemi ayrılırken hepsi kamaralarından çıktılar ve güverteye gittiler. Millerler İstanbul’u son defa olarak görmek istediler. Mary çok üzgündü. Annesine, “Bu güzel memlekete beni tekrar getirecek misiniz, anne?” diye sordu.
Mrs. Miller, “Derslerine iyi çalışırsan ve gelecek sene okulunu bitirirsen, seni tekrar getireceğim.” diye cevap verdi.
Mary annesine teşekkür etti ve Zeynep’e gitti. “Gümrük memuru çok iyiydi.” dedi. “On beş dakikadan fazla beklemedik. Sadece bir bavul açtık.”
Yarımda öğle yemeği yediler. Öğle yemeğinden sonra Mr. ve Mrs. Miller kamaralarına gittiler, fakat çocuklar tekrar güverteye gittiler. Üç güverte sandalyesi buldular. Adaları geçiyorlardı.
Mary, “Ooo... Bu adaların isimlerini hatırlıyorum.” dedi. “Bu küçük ada Kınalıadadır, ikinci Burgazdır, üçüncü Heybelidir ve şu büyük ada Büyükadadır. Heybeli ve Burgaz arasındaki şu küçük adanın adı nedir? Onu hatırlamıyorum.”
Ahmet, “O Kaşıkadasıdır. Onun üstünde kimse yoktur. O bir kaşık gibidir. Bu sebepten ona Kaşıkadası derler.” diye cevap verdi.
Akşam yemeği vakti gemi Çanakkale’yi geçti ve üç saat sonra Ege denizindeydiler.
Zeynep, Mary’ye “Şimdi Türkiye’yi arkada bıraktık. Bundan sonra yerlerin adını sen bize söyliyeceksin.” dedi. “Yarın nereye vasıl olacağız (varacağız?)”
Zannederim, yarın sabah Yunanistan’a varacağız ve saat birde Akdeniz’de olacağız. Onun güzel koyu mavi rengini seveceksiniz. Ertesi gün Sicilya’yı geçeceğiz ve akşamleyin Stromboli volkanını göreceğiz. Üçüncü gün Vezüv volkanını göreceğiz. Ve takriben sabah onda Napoli’de olacağız.”
Ahmet, “Eski Pompei şehrine gidebilir miyiz? Napoli’ye çok yakındır.” dedi. “Tarih dersimizde onun hikayesini okuduk. Onu görmek istiyorum.”
“Zannederim gidebiliriz. Pompei’yi kendim (de) görmedim. Babama soracağım. Lütfen bize onun hikayesini anlatır mısın?”
Akşam yemeğinden sonra hepsi güverte sandalyelerine oturdular ve Ahmet onlara Pompei’nin hikayesini anlatmaya başladı.
< Geri Dön <