Kodlarla Dövüşen Adam:HF

Forum


    Bilgi Paylaşım Formu
    Sormak istediğniz herşeyi sorabilir, paylaşımda bulunabilirsiniz...

Hakkında


    Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu...




Bir Hikaye: En iyi Buğday
Her yıl yapılan 'en iyi buğday' yarışmasını yine aynı çiftçi kazanmıştı. Çiftçiye bu işin sırrı soruldu. Çiftçi,

- "Benim sırrımın cevabı, kendi buğday tohumlarımı komşularımla paylaşmakta yatıyor" dedi.

Elinizdeki kaliteli tohumları rakiplerinizle mi paylaşıyorsunuz? Ama neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuyorsunuz? diye sorulduğunda, devamını oku...


Bilgi Paylaşımı grubumuza kayıt olun...
Grubu ziyaret et!
Hafta içi hergün bir adet komik, eğlenceli yada
ilginç video ve güncel full program sizlerle...

Tümünü Göster / Kapat




Big Dog Robot




Arap Köy
3D Wallpapers
Photoshopar
Komplo Var
Pazarlama©a
Uğra Buraya
FreGEN
Kuş ve Balık Evi
Hakan-Fan


ÖrneXiteler
Afilli Yalnızlık
Ali Web1
Bzmcty
Cixin Mekanı
İddaa Zamanı
İstanbul Rehberi
Orjinal Game
Sanalcity


HackeR FrienD

zoo

< Geri Dön <

A DAY AT THE ZOO


    "We are going to Regent's Park this morning." Mr. Miller said after breakfast.
    "Aren't we going to the zoo today?" Zeynep asked.
    "Yes," Mr. Miller answered. "The zoo is in Regent's Park."
    "How shall we go there?" Ahmet asked Mr. Miller.
    "Oh, we can take a  bus or we can go there on the underground train."
    "Let's go by bus," Zeynep said. "I like to sit upstairs in the bus."
    "Yes, but upstairs is dangerous," Mr. Miller said smilling.
    "Why is it dangerous?" Ahmet asked.
    "One day a drunken man got on a bus. He sat downstairs. He bought his ticket and began to shout. The conductor came and told him to go and sit upstairs because there was nobody sitting there. The drunken man got up and went up the stairs. After a few minutes he came dowstairs and sat in his old place. The conductor asked him. "Why did you come down again? Why don't you sit upstairs?" The drunken man answered, "Upstairs is very dangerous, because there isn't a driver there."
    Zeynep and Ahmet laughed at this.
    They took a bus from Euston Square and got off at Albany Street. They walked to the North Gate of the zoo. Mr. Miller bought tickets. The zoo was very crowded. First they went to see the fishes. There were thousands of fishes from different countries. "Some of these fishes are poisonous," a keeper told them.
    After the fishes they went to see the lions and tigers. There were a lot of people watching them. A keeper was putting pieces of meat into the cages of the lions and tigers.
    From here they went to see the monkeys. The monkeys were playing in their cages. The children laughed at them and enjoyed themselves very much.
    Then they came to the birds-house. Thay saw hundreds of birds from every part of the world. From the birds-house they went to the  parrot-house. Hundreds of parrots were making a lot of noise. It was diffucult to understand them, but one of them was shouting, "Silly Jack, get me fruit. Silly Jack." A keeper came near them and said, "Jack is the name  of the head-keeper. This parrot and the head-keeper are not very good friends."
    Most of the snakes were sleeping when they came to the snake-house. Some of them were behind glass.
    "Are they all poisonous?" Zeynep asked the keeper.
    "No, not all. There are very few poisonous snakes in the world, but people are afraid of them. Where are you from?"
    "We are from Turkey," Zeynep answered him.
    There are not many poisonous snakes in your country."
    "Which is the most poisonous snake here?" Mary asked the keeper.
    "That small snake with a green, yellow, red and black skin can kill an elephant in two minutes."
    "Has it killed anybody yet?" Mrs. Miller asked him.
"Only one man. That was on a ship coming from India and a man in the ship wanted to count how many colours there were on it. He counted them, but he hadn't enough time to tell anybody."
    "I don't think the animals are very happy in a zoo, although they get their food every day," Mary said.
    "Yes, but the forests are more dangerous for the smaller animals, so here, although they aren't free, they are safe. Most of the small animals live only three our four years in the forest. But here they can live many years longer," answered Mr. Miller. "And most of these animals don't know forest  life."


HAYVANAT BAHÇESİNDE BİR GÜN


    Kahvaltıdan sonra Mr. Miller, "Bu sabah Regent's Park'a gidiyoruz." dedi.
    Zeynep, "Bugün hayvanat bahçesine gitmiyor muyuz?" diye sordu.
    Mr. Miller, "Evet," diye cevap verdi. "Hayvanat bahçesi Regent's Park'ı içindedir."
    Ahmet, Mr.  Miller'e "Oraya nasıl gideceğiz?" diye sordu.
    "Oo.. Bir otobüse binebiliriz, veya oraya yer altı treninde gidebiliriz."
    Zeynep, "Hadi otobüsle gidelim." dedi. "Otobüste üst katta oturmayı severim."
    Mrs. Miller gülümseyerek, "Evet fakat üst kat tehlikelidir." dedi. Ahmet, "Niçin tehlikelidir?" diye sordu.
    "Bir gün sarhoş bir adam otobüse bindi. Alt kata oturdu. Biletini aldı ve bağırmaya başladı. Biletçi geldi ve ona gidip üst katta oturmasını çünkü orada oturan kimse olmadığını söyledi. Sarhoş adam kalktı ve merdivenlerden yukarı gitti. Birkaç dakika sonra alt kata geldi ve eski yerine oturdu. Biletçi ona sordu, "Niçin tekrar aşağı geldin? Niçin üst katta oturmuyorsun?" Sarhoş adam cevap verdi, "Üst kat çok tehlikeli çünkü orada şöför yok."
    Zeynep ve Ahmet buna güldüler.
    Euston meydanında bir otobüse bindiler ve Albany caddesinde indiler. Hayvanat bahçesinin kuzey kapısına yürüdüler. Mr. Miller biletler aldı. Hayvanat bahçesi çok kalabaktı. Önce balıkları görmeye gittiler.
    Değişik memleketlerden binlerce balık vardı. Bir bekçi onlara, "Bu balıkların bazıları zehirlidir." dedi.
    Balıklardan sonra aslanları ve kaplanları görmeye gittiler. Onları seyreden birçok halk vardı. Bir bekçi aslanların ve kaplanların kafeslerine et parçaları koruyordu.
    Buradan maymunları görmeye gittiler. Maymunlar kafeslerinde oynuyorlardı. Çocuklar onlara güldüler ve çok eğlendiler.
    Sonra kuşlarevine geldiler. Dünyanın her yerinden yüzlerce kuş gördüler. Kuşlarevinden papağan evine gittiler. Yüzlerce papağan çok gürültü yapıyorlardı. Onları anlamak zordu fakat onların biri, "Aptal Jack banameyva getir. Aptal Jack." diye bağırıyordu. Bir bekçi onların yanına geldi ve, "Jack başbekçinin adıdır. Bu papağan ve başbekçi pek iyi arkadaş değildirler." dedi.
    Yılanevine geldikleri zaman yılanların çoğu uyuyordu. Onların bazıları cam arkasındaydı.
    Zeynep bekçiye, "Onların hepsi zehirli midir?" diye sordu.
    "Hayır, hepsi değil. Dünyada pek az zehirli yılan vardır, fakat insanlar onlardan korkarlar. Siz nerelisiniz?"
    Zeynep ona, "Biz Türkiyeliyiz." diye cevap verdi.
    "Sizin memleketinizde çok zehirli yılan yoktur."
    Mary bekçiye, "Burada en zehirli yılan hangisi?" diye sordu.
    "Şu yeşil, sarı, kırmızı ve siyah derili küçük yılan bir fili iki dakikada öldürebilir."
    Mrs. Miller ona, "Şimdiye kadar herhangi bir kimseyi öldürdü mü?" diye sordu.
    "Sadece bir adam. Bu, Hindistan'dan gelen bir gemideydi ve gemideki bir adam onun üstünde kaç renk olduğunu saymak istedi. Onları saydı, fakat herhangi bir kimseye söylemeye kafi vakti olmadı."
    Mary, "Bir hayvanat bahçesinde hayvanlar, her ne kadar yiyeceklerini hergün alıyorlarsa da pek mutlu olduklarını zannetmem. " dedi.
    Mr. Miller, "Evet, fakat ormanlar daha küçük hayvanlar için daha tehlikelidir, bu sebepten her ne kadar serbest değillerse de burada emniyettedirler. Küçük hayvanların çoğu ormanlarda sadece üç veya dört yıl yaşarlar. Fakat burada daha çok uzun yıllar yaşayabilirler." diye cevap verdi.  "Ve bu hayvanların çoğu orman hayatı bilmezler."

< Geri Dön <
 





Bu site 1024x768 çözünürlük ve üzeri,
32 bit görüntü kalitesi ile
FF1, IE7 ve Google Chrome
tarayıcıları için optimize edilmiştir.
Alıntı olarak göstermek şartıyla
sitemizdeki tüm içeriği kullanabilirsiniz.




Etiketler: CSS|Wordpress|Joomla|HTML|JAVA|Tasarım|Photoshop|İngilizce|Google Adsense|Google Pagerank|Tekno Bilgi|Tekno Haber|Bilgi Paylaşımı|


Zulüm, başkasına ait olanları sahiplenmektir ve Allah zulmedenlerin yanında değildir!





Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol