shakespeare
< Geri Dön <SHAKESPEARE
Mr. Miller had five tickets for the Shakespeare Festival at the Memorial Theatre at Stratford-on-Avon, the town where Shakespeare wasborn. They were going to see "As you like it" a play by Shakespeare.
"It is almost impossible to find tickets at this of the year," Mr. Miller said. "They began selling the Shakespeare festival tickets months ago. But I have a friend working at the theatre and he found us these tickets."
They went to Stratford-on-Avon by bus. The streets were full of people. Everybody was visiting the house where Shakespeare was born. There was a big crowd in the house too. A quide took them around the house, and showed them the handwriting of Shakespeare.
Stratford-on-Avon is a small town on the river Avon. The river flows through the town and the Memorial Theatre is by the river.
There were a lot of people in small boats on the river. In the evening the river was full of lights. From the balcony of the theatre you could see the river flowing in lights of different colours.
They went into the theatre at half past eight. As soon as they sat down Mrs. Miller took her hat off. She said, "One day I went to a cinema and sat on a seat in front of a man. The film began. After some time I remembered that I had a very big hat. So I turned back and asked the man, "Can you see the film? Shall I take my hat off?" And the man answered, "Please don't. Your hat is funnier than the film."
They laughed at this. Mr. Miller told them the story of the play. "Shakespeare's English is very difficult. Even some English people can't understand him."
At nine o'clock the curtain went up. It was a beautiful comedy of love. Ahmet and Zeynep didn't understand some parts of it. Even Mrs. Miller asked her husband a lot of questions. But they all enjoyed them selves very much. The actors were all very good. At the end of the play the people in the theatre applauded the actors for more than ten minutes and the curtain went up many times.
After the play they went out of the theatre. The buses were very full.But they found a taxi going to London. So they were very happy. On the way to London they talked about the play, about Shakespeare, and about the small town. The streets were empty. There weren't any people about the small town. The streets were empty. There weren't any people or cars or buses. They were almost asleep. Suddenly the car stopped.
"Why did you stop?" Mr. Miller asked the driver.
The driver answered, "The red lights are on, sir."
"But there isn't anybody in the street." Ahmet said.
"I know sir," the driver said. "But I have to stop when I see the red lights. This is the rule. When there isn't a traffic policeman, I am the traffic police myself."
SHAKESPEARE
Shakespeare'in doğduğu kasaba Stratford-on-Avon'da Memorial Theatre'da Shakespeare festivali için Mr. Miller'in beş bileti vardı. Shakespeare tarafından (yazılan) bir piyesi "As you like it" i görmeye gidiyorlardı.
Mr. Miller, "Senenin bu vaktinde bilet bulmak hemen hemen imkansızdır." dedi. "Shakespeare festivali biletlerini aylar evvel satmağa başladılar. Fakat tiyatroda çalışan bir arkadaşım var, bu biletleri bize o buldu."
Stratford-on-Avon'a otobüsle gittiler. Sokaklar insanla doluydu. Herkes Shakespeare'in doğduğu evi ziyaret ediyordu. Evin içinde de büyük bir kalabalık vardı. Bir rehber onlara evi dolaştırdı, onlara Shakespeare'in el yazısını, doğduğu yatağı ve Shakespeare'in değişik resimlerini gösterdi.
Stratford-on-Avon, Avon nehri üzerinde küçük bir kasabadır. Nehir kasabanın içinden akar. Memorial Theatre, nehrin kenarındadır.
Nehirdeki küçük kayıklarda birçok insanlar vardı. Geceleyin nehir ışıklarla doluydu. Tiyatronun balkonundan değişik renkler içinde akan nehri görebilirdiniz.
Sekiz buçukta tiyatroya girdiler. Onlar oturur oturmaz Mrs. Miller şapkasını çıkardı. "Bir gün sinemaya gittim ve bir adamın önündeki yere oturdum. Film başladı. Bir müddet sonra çok büyük bir şapkam olduğunu hatırladım. Bu sebepten geri döndüm ve adama sordum, "Filmi görebiliyor musunuz? Şapkamı çıkarayım mı? Adam cevap verdi, "Lütfen çıkarmayınız. Sizin şapkanız filmden daha komik."
Buna güldüler. Mr. Miller onlara piyesin hikayesini anlattı. "Shakespeare'in İngilizcesi çok zordur. Hatta bazı İngilizler onu anlayamazlar."
Saat dokuzda perde kalktı. O güzel bir aşk komedisiydi. Ahmet ve Zeynep onun bazı kısımlarını anlamadılar. Hatta Mrs. Miller kocasına birçok sorular sordu. Fakat hepsi çok zevk aldılar. Oyuncuların (aktörlerin) hepsi çok iyi idi. Piyesin sonunda tiyatrodaki insanlar oyuncuları on dakikadan daha fazla alkışladılar ve perde birçok defalar kalktı.
Piyesten sonra tiyatrodan çıktılar. Otobüsler çok doluydu. Fakat onlar Londra'ya giden bir taksi buldular. Bu yüzden çok mutluydular. Londraya giderken piyes hakkında, Shakespeare hakkında, küçük kasaba hakkında konuştular. Caddeler boştu. Hiç insan veya otomobil veyahut otobüs yoktu. Onlar hemen hemen uyuyorlardı. Ansızın otomobil durdu.
Mr. Miller şöföre sordu, "Niçin durdunuz?"
Şöför, "Kırmızı ışıklar yanıyor, efendim." diye cevap verdi.
Ahmet, "Fakat caddede kimse yok." dedi.
Şoför, "Biliyorum efendim." Dedi. "Fakat kırmızı ışıkları görünce durmak mecburiyetindeyim. Kural budur. Trafik polisi olmadığı zaman kendim trafik polisiyim."
< Geri Dön <